Tuesday, August 21, 2007

Kendi dışında düşünebilmek

...

Bilimkurgunun, salt saygı duyulur olma düzeyinden çok daha yükseklerde ataları vardır. Örneğin Homeros'un Odysseia'sı, bilimkurgu değil de nedir? Çok az insanın seyahat şansı olduğu günlerde, egzotik, gizemli ve heyecanlı öyküler için gerek duyulan ortamı Dünya'daki uzak ülkeler sağlıyordu. Şimdilerde yaşantılarımız, belki de fazlasıyla birbirine benziyor. O uzak mesafeler küçüldü ve toplumun yarattığı yapay eşitsizlikler azaldı. İnsan maddi anlamda hiç bu kadar iyi olmamıştı. Yine de bizi zengin kılan teknoloji dünyası, aynı zamanda kendine esir de ediyor bizi. Varlığımız; tiktaklarıyla, günü donuk bir monotonluğa bölen saat tarafından kontrol ediliyor.
...
Değişik canlı türleri arasında iletişimin mümkün olabileceği ortadadır. Alın size bilimkurguya mükemmel biçimde uygun bir konu. Yine de en azından bir yönden, konu neredeyse el sürmeden kalmıştır. Evet, insan ve diğer akıllı canlı türleri arasındaki teması konu ettiğini iddia eden bir sürü hikaye kaleme alınmıştır. Ama neredeyse dişe dokunur hiçbir şey başarılamamıştır. H.G. Wells'in yazdığı Gezegenler Savaşı, bu türde yazılmış hikayelerin belki de en ünlüsüdür, ama iletişim konusunda hiçbir şeyden bahsetmez. Marslılarla zihinsel iletişim sıfırdır. Bu türün en iyi hikayeleri, uzaylılara basitçe "kılık değiştirmiş insan" muamelesi yaparlar. Bu tabii ki konudan kaçmaktır.

Zorluk, günümüzdeki düşünce kalıplarımızı ileriye götürmek ve kendimizin "dışında" düşünebilmek konusundaki yetersizliğimizde yatmaktadır. Bunu yapabilinceye kadar evrendeki yaratıkları sadece insan veya insanlık aşamasına ulaşamayanlar olarak gösterebiliriz. İnsan kendi dışında düşünebilmelidir. İşte budur zor olan... ... Her büyük sanatçı ya da bilimadamı bir dereceye kadar kendi dışında düşünebilen kişidir...

Fred Hoyle - Astronomi profesörü, Cambridge Üniversitesi.

Tercüme eden: Barış E. Alkım. Ray Bradbury'nin Mars Yıllıkları'nın türkçe baskısının önsözünden.